14 Şubat 2014 Cuma

Duraklama Dönemi Padişahları IV.Murad

IV.Murad (1624-1640)

Babası:I.Ahmed
Annesi:Mahpeyker Kösem Sultan
Doğumu:1612
Vefatı:1640

Osmanlı Sultanlarının en kudretlilerinden biri olar tarihe geçti.Son derece zeki, gözüpek, cesur, kuvvetli ve enerjik bir insandı.
IV.Murat çok iyi cirit ve ok atardı.Bu gücünü katıldığı savaşlarda da gösterirdi.Din büyüklerine hürmet eder, Şeyhülislam Yahya Efendi'ye Baba diye hitap ederdi.Arapçayı ve Batı dillerini çok iyi bilirdi..İlmi ve ilim adamlarını çok sever, fırsat buldukça ilim meclislerine gider, onları yeni çalışmalar yapmaları için teşvik ederdi.Şiire de merakı vardı.Muradi mahlası ile şiirler yazardı.IV. Murad döneminin önemli olaylarından biri de Hezarfen Ahmet Çelebi'nin kanat takarak Galata Kulesi'nden Üsküdar'a uçmasıydı.
IV. Murad döneminde yapılan mimari eserler arasında Revan Köşkü, Bağdat Köşkü, Niğde bedesteni onun döneminde yapılmıştır.
IV. Murad. çevresinde olup bitenleri dikkatle takip eder insiyatifini kullanmakta asla tereddüt etmezdi.Memleket meselelerini yakından takip edip çözümler üretmeye çalıştı.Tekrar devlet hakimiyetini kurdu.
İran seferinden döndükten sonra rahatsızlanarak vefat etti.

7 Şubat 2014 Cuma

Duraklama Dönemi Padişahları IV.Mehmed Han


Sultan IV. Mehmet


Baba :I.İbrahim
Annesi :Hatice Turhan Sultan
Doğumu:1642
Vefatı:1693
Saltanatı:1648-1687

Annesi onu çok iyi yetiştirdi ve iyi bir tahsil gördü..Babası Sultan İbrahim'in öldürülmesi üzerine henüz 7 yaşında iken tahta geçti.Ava ve edebiyata çok meraklı idi o yüzden tarihte AVCI MEHMED olarak anılır.Padişahlığının ilk yıllarında küçük yaşta olduğu için ülkeyi annesi ve sadrazamlar yönetmişlerdi.İleri ki zamanlarda yönetimi ele aldığı zaman sadrazamlığı Köprülü Ailesi'ne vermiştir.Aldığı bu karar çok isabetli olmuş  ve Köprülü Ailesi devleti tekrardan eski gücüne kavuşturmuştur.IV. Mehmed zamanında pek çok isyanla mücadele etmiş ve Osmanlıyı batıda ki en geniş sınırlarına ulaştırmıştır.Hayatının büyük bir bölümü saray entrikalarıyla geçti.İkinci Viyana bozgunundan sonra ordunun ve devlet erkanının oy birliği ile 8 Kasım 1687 günü tahttan indirildi.Bundan sonraki ömrü, saraydaki bir odanın içerisinde tam bir hapis hayatı ile geçti.6 Aralık 1693'te Edirne'de vefat etti.Döneminde pek çok bilim insanı ve sanatkar yetişti.Anadolu ve Rumeli hisarlarını tamir ettirdi.İstanbul'da Yeni Cami ve Mısır Çarşısı onun döneminde inşa edildi.Ayrıca Hünkar Kasrı Camisi, İncesu Merzifonlu Kara Mustafa Cami ve Kervansarayı bu dönemde yapılmıştır.

27 Aralık 2013 Cuma

Yeniçeri Ağası

Yeniçeri Ağası ve Ocağı:

Yeniçeri ağası Osmanlı Devletinde ki en yüksek rütbeli askeridir.
Yeniçeri Ağası, Yeniçeri Ocağı ile Acemi Ocağı işlerinden sorumludur. Sadrazamdan sonra gelen Yeniçeri Ağasının hem sivil, hem de askeri görevleri vardır. Esnafı denetlemesi de onun görevlerindendi. Başkentin güvenliği ile sarayın koruması da görevleri arasındadır. Aynı zamanda Divan-ı Hümayun üyesidir. Yeniçeri Ağaları arasında vezirlik verilenler de vardır ve bunlar Ağa Paşa diye anılmıştır.

Yeniçeri Ağası, Ocağın kuruluşundan 1451 yılına kadar Ocaktan seçilirken; Fatih Sultan Mehmed döneminde bu tarihten sonra sekbanbaşılardan tayin edilmeye başlanmıştır. 1515’ten itibaren de saraya mensup ve güvenilir miriâlem, mirahur gibi padişaha daha yakın ağaların içinden atanması gelenekleşmiştir.
Ayrıca, Yeniçeri Ağalarının azil ve tayini 1593'e kadar doğrudan padişah tarafindan gerçekleştirilirken, bu tarihten itibaren veziriazamlar tarafından yapılmaya başl anmıştır.
Neticede Yeniçeri Ocağı 18 Haziran 1826 yılında II. Mahmud tarafından ortadan kaldırılmıştır. Bu olaya Vaka-i Hayriye denir.
Bu görevi daha sonra 1826 yılından sonra Seraskerlik, 1908 yılından itibaren ise Harbiye Nezareti 
makamı üstlenmiştir.

26 Aralık 2013 Perşembe

Osmanlı Hint Seferi


Osmanlı Hint Seferi:

Hint Seferleri Hint seferlerinin sebepleri: Hadım Süleyman Paşa yönetimindeki 1. sefer Piri Reis yönetimindeki sefer - Aceh seferi Hint seferleri Tarih 1538-1551 Bölge Hint Okyanusu Kumandanlar Hadım Süleyman Paşa Piri Reis Osmanlı imparatorluğunun Hint Okyanusunda yaptığı bir dizi sefer Hint seferlerinin sebepleri Vasco de Gama'nın (1469-1524) 1498 yılında Afrika'nın güneyini dolaşarak, Atlas Okyanusundan Hint Okyanusuna geçmesinden sonra, Portekizliler Hint Okyanusunda güçlü bir donanma oluşturmuş, Kızıldeniz ve Basra körfezinin Hint Okyanusuna açılan ağızlarının denetimini ele geçirmiş, o zamana kadar Güney Asya mallarının Avrupa'ya ulaşmasında önemli rolü olan Baharat yolunu işlevsiz bırakmışlardı. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı, 1538 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Irak'ı ele geçirmesinden sonra, Osmanlı İmparatorluğu Kızıldeniz ve Basra körfezi kıyılarına ulaşmış, fakat deniz hakimiyetini sağlayamamıştı. Bu sebepten, Osmanlı imparatorluğu Portekiz'in Hint Okyanusundaki egemenliğine sınırlamak istiyordu. Öte yandan Hindistan'ın batısındaki Gücerat devleti de Osmanlı imparatorluğundan Portekizlilere karşı yardım talebinde bulunuyordu. 1538 yılından itibaren bir Osmanlı donanması Hint Okyanusuna gönderildi ve okyanusta Osmanlı Portekiz savaşları başladı. Bu seferlerde donanma komutanına Hint kaptanı (veya Mısır kaptanı ) deniliyordu. Seferler Hint kaptanının adıyla belirlenen dört ayrı aşamada devam etti. (Kimi tarihçiler bu savaşlardan sonraki Aceh seferini de Hint seferinin devamı sayarlar.) Hadım Süleyman Paşa yönetimindeki 1. sefer Osmanlı İmparatorlu Akdeniz'de büyük bir donanmaya sahipse de, bu donanmanın Kızıldeniz'e geçirilmesi mümkün değildi. Bu sebeple Hint kaptanlığına atanan Hadim Süleyman Paşa (1458- ?) Süveyş tersanelerinde 76 parça gemi yaptırdı ve Kızıldeniz üzerinden Hindistan'a hareket etti. (Bu gemilerin kerestesi Alanya'dan İskenderiye'ye gönderilmişti.)Süleyman Paşa önce Kızıldeniz güneyinde (bugünkü Yemen'de) bulunan Aden'i ele geçirdi. Daha sonra Arap yarımadasının ve İran'ın güney kıyılarını izleyerek Hindistan'a gitti. Ne var ki, Osmanlı donanmasını davet eden Gücerat hakimi Bahadır Şah ölmüş, yerine gelenler ise Portekiz ile anlaşmışlardı. Süleyman Paşa Kuzey Batı Hindistan'da Diu kalesini ele geçirmek için bazı girişimlerde bulunduysa da, Portekizliler'in kaleye yardıma gelmeleri üzerine geri döndü. Süleyman Paşa'nın asıl faaliyetleri Yemen'de oldu. Yemen'in bir bölümünü ele geçirdi. Kendisinin Hint kaptanlığından alınmasından sonra, diğer konutanlar Yemen'in tamamını ele geçirdiler. Hatta, bunlardan Özdemir Paşa sonraki yıllarda Kızıldeniz'de karşı yakaya geçip, Habeşistan kıyılarını ele geçirmeğe başladı. (Yaklaşık olarak bu günkü Sudan ve Eritre kıyı bölgeleri ) Piri Reis yönetimindeki 2.sefer Süleyman Paşa'dan sonra Portekizliler'in Kızıldeniz'e yeniden hakim olmak için Kızıldeniz kıyılarında bazı baskınlar (Süveyş, Cidde, Aden vb.) yaptılar. Portekiz'e karşı ikinci sefer için Piri Reis görevlendirildi. 1551 yılında o sırada 86 yaşında olan Piri Reis yeni bir donanmayla Kızıldeniz'e açıldı ve Portekiz faaliyetlerine son verdi. Daha sonra Hint Okyanusuna açılan Piri Reis (1465-1554) Basra körfezinin ağzındaki 1507 yılından beri Portekiz hakimiyetinde olan , fakat halkı Müslüman olan Hürmüz adasını kuşattı.(Bu ada günnümüzde İran yönetimindedir.) 1552 yılında adayı yağmalayan Piri Reis daha sonra Basra'ya geldi. Ancak güçlü bir Portekiz donanmasının geldiğini öğrenince, donanmayı Basra'da bırakıp, kendisine ait üç gemi ile geri döndü. Ne var ki, bu durum büyük tepki doğurdu ve görevden alındı. Mısır'a döndükten sonra bir süre sonra 1554 yılında İstanbul'dan gelen emir gereği idam edildi. Koca Murat Reis yönetiminde 3. sefer 1552 yılında Piri Reis'ten sonra, Hint kaptanlığına atanan Koca Murat Reis'in ( ?-1609) görevi Basra'da sıkışmış donanmayı Kızıldeniz'e geri getirmekti. Basra'da onardığı 18 kadırga ile denize açılan Murat Reis 25 kadırgadan oluşan bir Portekiz filosu ile karşılaştı ve Portekizlileri gerilemek zorunda bıraktı. Buna rağmen, Portekiz'in Hint Okyanusundaki üstünlüğü devam ediyordu ve Murat Reis donanmayı geri getiremedi. Bu sebepten, kısa süre sonra görevden alındı. Seydi Ali Reis yönetiminde 4. sefer 1553 yılında Hint kaptanlığına atanan Seydi Ali Reis'in (1498-1562) görevi de 15 parçaya inmiş donanmayı Kızıldeniz'e getirmekti. Seydi Ali Reis donanmayı Basra körfezinden çıkarttı ve Arabistan yarımadasının güneyini (bugünkü Umman kıyıları ) izleyerek geri dönmeğe başladı. Üzerine gönderilen iki Portekiz donanmasından da kurtulmayı başardı. Fakat gemileri Tufan'ı fil denilen o yöreye mahsus şiddetli bir fırtınaya tutuldu. Kalan dokuz gemisiyle doğuya sürüklenen Seydi Ali Reis sonunda Hindistan'a gitmek zorunda kaldı. Elinde sadece altı harap gemi kalan Seydi Ali Reis deniz yoluyla dönemeyeceğini anladığından, kara yoluyla dönmeğe karar verdi. 1555 yılında Gücerat başkenti Ahmetabat'ta Ahmet Han ve Delhi'de Baburoğullarından Hümayun Şah'ın huzuruna çıktı ve aldığı yardımla kara yoluyla geri dönmeğe başladı. (Adamlarından bir kısmını Hindistan'da bırakmıştı.) Kara yolunda çeşitli maceralar yaşıyan Seydi Ali Reis sonunda 1557 yılında Osmanlı toprağına ayak bastı. Seydi Ali Reis'in bu maceralı yolculuğu padişaha takdim ettiği Mir'at Ül' Memalik adlı eserinde özetledi.




23 Aralık 2013 Pazartesi

Osmanlıda Harem

Osmanlıda Harem

Harem Kapısından Sızanlar

Harem kelime olarak korunan,kutsal ve saygı değer anlamına gelir.İslam mimarisinde ise harem ev,konak ve saraylarda genellikle iç avluya bakacak şekilde planlanan,kadınların yabancı erkeklerle karşılaşmadan günlük yaşamlarını sürdürdükleri kısma velirilen isimdir.İslami ölçülere göre yakınlığı bulunmayan erkeklerin (namahrem) girişi doğru bulunmuyordu.

Bu hassasiyet sebebiyle sarayların harem bölümü,yabancıların kesinlikle giremediği ve esrarını çözemediği bir yerdi.Birçok yabancı devlet adamı ve eşleri,bu gözden ırak hayatı çözebilmek  için araya hatırı sayılır elçiler koymalarına rağmen amaçlarına ulaşamamışlardır.Oryantalist yazar ve ressamlar ise kendilerince hayallerinde tasarladıkları harem manzaralarını sayfalara ve tuvallere döküp kolay yoldan şöhret ve servet elde etmişlerdir.

Şimdi bazı haremi anlatan tablolara göz atalım:



22 Aralık 2013 Pazar

Osmanlı Düşmanlarının Sorduğu 10 Sorunun 10 Cevabı(2.Part)

6.Soru:Osmanlı'da Eğitim Neden Din Ağırlıklı?

Çünkü Kuran baz alınarak eğitim yapılmıştır ayrıca sadece pozitif eğitimin yapıldığı kurumlarda vardı.

7.Soru:Yeniçeriler Niçin Bozulmaya Başlandığında Kapatılmadı?

Çünkü Yeniçerileri kaldırabilecek bir kuvvet henüz Osmanlıda mevcut değildi.

8.Soru:İmtiyazların Başınızı Ağrıtacağınızı  Bildiğiniz Halde Niçin İmtiyazlar Verdiniz?

Çünkü imtiyazlarda olmasa Osmanlının ticareti tamamen bitecekti.

9.Soru:Vahdettin'i Niçin Kuruluş Yıllarında Karaladınız?

Çünkü bu dönemde Türkiye'nin geleceği için karalama politikası TTK tarafından uygun görülmüştür.

10.Soru:Niçin Osmanlı Sultanları Harem Kuruyordu?

Aslında haremler padişahın ailesi ve yüksek zümre devlet yöneticilerinin ileride ki hanımımlarını hem korumak hemde eğitmek amacıyla kurulmuştur.Fakat Avrupalı devletlerin karalamaları ile harem Osmanlı Sultanlarının eğlence mekanı olarak anılmaya başlanmıştır.

21 Aralık 2013 Cumartesi

Ulu Hakan mı Kızıl Sultan mı ??

Ulu Hakan mı Kızıl Sultan mı ??

Sultan II.Abdulhamid hakkında hangi kesim ne düşünüyor.Araştırdık ve işte alınan cevaplar...

Marjinal Komünist Gruplar:Kızıl Sultan

"Tam anlamıyla bir zorba.Böylesi bir sultana nasıl Ulu Hakan dediklerini bir türlü anlamıyorum.Tarih herşeyi gözler önüne sererken hem de.Basına yapılan baskıya da bir bakın.Kıbrıs demek yasak,Yunan demek yasak.Hadi Kıbrıs'ı anladık ta BURUN neden yasak.Üstüne birde Ermeni Sorununa ne demeli."

Atatürkçü Grup:Kararsız

"Bu konu hakkında kararsızım.Yani basına ve halka çok ciddi baskı uyguluyor aynı zamanda ciddi toprak kayıpları var ama bunlar II.Abdulhamid'in  Kızıl Sultan olduğunuda ispat etmez.

Sağ Grup:Ulu Hakan

"Böylesi bir padişah 16.yy da gelseydi kesinlikle böyle bir tartışmaya girmezdik bile.Toprak kayıpları var fakat toprak kayıpları dönemin şartlarına göre cidden az.Almanlar ile İttifakları akıllıca birbirine düşüren bir padişaha Yahudi'nin birisi Kızıl Sultan dedi diye Kızıl Sultan diyecek değiliz.Bu baskılarında dönemin şartları için mutlaka halka bir yararı vardır diye düşünüyorum."

Nakşibendi Tarikatı:Gavs

"Biz işin siyasi boyutunu değilde dini boyutunu düşünüyoruz ve II.Abdulhamid'in dönemin en büyük Allah(cc.) dostu olduğu hakkında kesin bilgilerimiz var ve bizi ilgilendiren kısmıda bu."


Çeviri

Bu Blogda Arama Yapın